Hatiralarla Mahmud Efendi Hazretleri Nin Hayati

Download Hatiralarla Mahmud Efendi Hazretleri Nin Hayati PDF/ePub or read online books in Mobi eBooks. Click Download or Read Online button to get Hatiralarla Mahmud Efendi Hazretleri Nin Hayati book now. This website allows unlimited access to, at the time of writing, more than 1.5 million titles, including hundreds of thousands of titles in various foreign languages.
Altınoluk Dergisi Sayı: 432 / Şubat 2022 - Korkularımızı Terbiye Etmek

O’nu Tanıyamamaktan Korkalım Kur’an’ımızda güvenli, huzurlu ve her yerden bol rızık alan bir şehir anlatılır. Ahalisi Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük edince şehir, açlık ve korku felaketi ile karşı karşıya kalır. Nahl Suresi 112. ayette geçen bu örnekte söz konusu felaketin o şehre bir elbise gibi giydirildiği ifade edilir. Korkunun şehre elbise gibi giydirilmesi ne kadar çarpıcı bir benzetmedir! Korku elbisesi şehrin asli kimliğini görmeye mani bir perde gibi gerilmiş, korku dağları sarmış ve hayatın mihveri haline gelmiştir. Korku bir imtihan vesilesidir. Allah insanları korkutarak da dener. İslam korkuyu reddetmez, hayra tahvilini ister. Korku fıtri bir duygudur; önemli olan korkmamak değil, esas korkulması gerekeni bulamamaktır. Korkunun doğru adrese tevcihi insanı huzura erdirir. Esas korkulması gereken Allah’tır. Korku, O’nu tanıyamamak ve istediğini yapamamaktır. Korkunun adresini doğru tespit etmiş bir insan hem gereksiz korkulardan kurtulur hem de korkusunu zamanla haşyet ve heybete dönüştürür. Haşyet ve heybete dönüşmüş korku sevginin kemali ve insanın yüce makamlara liyakatinin vesilesidir. Kitabımızda daha çok havf kelimesi ile ifade edilen korkunun karşıtı emniyettir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz cahiliye insanı tarafından el-Emin olarak bilinirdi. İslam’ın daveti, korkunun zıttı bir sıfatın tarif ettiği bir şahsiyet üzerine bina edilmişti. İslam, bütün korkuları bitiren tek bir korku için geldi. O korku ilahi azamete lâyık bir kul olamamaktır. Bu korkuyu önceleyebilmek bizi Peygamber Efendimizin ümmeti olarak emniyetin ve selametin merkezi kılacaktır. Yaşadığımız çağı bir korku çağı diye nitelemek yanlış olmaz. Sadi “insan birkaç damla kan, binbir endişeden ibarettir” demişti. Bu çağda korku bütün ilişkilerin merkezine oturtularak istismar ediliyor. Gereksiz ve yersiz korkular insanın güvenliği, rızık çabası ve sosyalliğinin tek belirleyicisi haline getirildi. Her şeyin korku kaynağına dönüşmesinin altında esas korkulması gerekenin terk edilmesi yatıyor. Allah kendisinden korkmayanı her şeyden korkmak gibi bir düşüklükle cezalandırıyor. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zaman zaman sevinçlere ket vuracak uyarılar yaparlardı. Ölüm, kıyamet, mahşer ve sorgu sahneleri ile yaptığı bu uyarılar muhataplarına ağır geldiğinde ise “Hasbünallah ve ni’mel-vekil, deyiniz” buyururlardı. Bu sayımızda korkularımızı terbiye etmek konusunu ele alıyoruz. Rasûlullah Efendimizin öğrettiği “Allah bize yeter ve o ne güzel bir vekildir” sözü bu terbiyenin nirengi noktasıdır. Bu, aslında Rabbimiz hakkında hüsn-ü zan sahibi olmaktır. Korku, O’nu hakkıyla bilememek, tanıyamamak ve O’na lâyık kul olamamak korkusu olmalıdır. Üç ayların rahmet iklimine girdik, mübarek olsun. Recep ayı ve bu ayda idrak edeceğimiz Regaip ve Miraç kandilleri Ramazan’a hazırlanma vesileleridir. Rabbimiz bereketlendirsin ve bizi o kutlu ganimet ayına erişenlerden eylesin. Üç aylarınızı ve kandillerinizi tebrik ediyor, bu güzel zamanların milletimiz, İslam âlemi ve insanlık hakkında hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz efendim.
Altınoluk Dergisi Sayı: 384 / Şubat 2018

İslam’ın insan profili üzerine tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Mesele, bir müslümanın kendi kişiliği üzerinde titizlenmesi kadar, İslam adına başkalarına örneklik teşkil etmesi cihetiyle de önem taşıyor. Bir anne-babanın kendi çocuklarına örnekliği, bir “Hoca”nın talebelerine ya da cemaatine örnekliği, siyasi - sosyal alanda bir toplum liderinin bağlılarına karşı örnekliği, İslam dünyasının öteki dünyalara örnekliği ... elhasıl her tür örneklik durumunda, kişiliğimizin renkleri - çizgileri önem taşıyor. Olumlu - olumsuz, müspet - menfi, pozitif - negatif. Bu hadise, temsil konumunda görülenlerin şahsında İslam’a giden yolu kapamak isteyen şeytani odakların da ilgilendiği bir alan. Olumsuz örnek(ler) bulsun(lar) ki, onu İslam’a yöneliş hissinin önünde barikat haline getirsinler. “İslam nasıl bir şahsiyet inşa eder?” sorusu her zaman önemli olmuştur. Bu, “Ben Müslümanım” diyen kişi için önemlidir. Çünkü onun hayat defterini Yaradan’ın huzuruna taşıyacak ve orada savunacaktır. Çocuklarımız bize bakıp İslam kalitesini öğrenecekse, ayrıca önemlidir. Toplum bize bakıp kendi kişiliğine ölçü alacaksa daha da önemlidir. Dünya bize bakıp İslam’a geliş-gidişini tayin edecekse çok çok daha önemlidir. Ne dersiniz, İslam nasıl bir kişilik inşa eder? Şöyle bir soru üzerinde düşünelim: Cami duvarına kuş evi yapan, yaralı göçmen leylekler için tedavi merkezi açan insan ile, yerde uyuyan köpeği tekmeleyen adamın kalb ritmi aynı mıdır? Ortak paydaları Müslümanlıksa, Müslümanlıkları aynı mıdır? Bizim insan coğrafyamızda, kuş evleri yapan insanlar yetişmiş. 26 bin vakıf kurulmuş. İnce, ince, ince, zarif, zarif, zarif... nasıl ifade edilirse, insani anlamda güzelliklerin şahikası gerçekleştirilmiş. Ama bu topraklarda sokakta uyuyan köpeğe tekme atan, ya da eşini sokakta elli bıçak darbesiyle öldüren de var. Bizim yeniden yeniden İslam’ın asli insan profilini aramamız, bulmamız, kendimizi ve nesillerimizi o ölçüler içinde yeniden inşa etmemiz lazım. Kuş evleri inşa eden yüreği yeniden bulmamız lazım. O yürek üzerinde düşünmemiz lazım. O yüreğin insana bakışının ne olduğu konusunda kafa yormamız lazım. Kuşu korumak gibi bir duyarlılığı bulunanın insanı korumak konusunda nasıl hareket edeceğine kafa yormamız lazım. “Gönül İnsanı” dedik bu sayımızda. Bu bir tanımlama denemesi. Aslında ihtiyacı görürsek, her birimiz de nasıl bir “Müslümanlık kalitesi” gerektiğini aramaya başlarız. Kur’an’da var o, Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemin muazzez şahsiyetinde var o, önemli olan, o pınardan içmeye başlamak. O pınardan içen güzel mü’minler de var. Yaşamış, yaşayan... Onlarla birliktelik de ayrı bir mazhariyyet. Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerini de böyle bir kervan içinde güzel Allah dostlarından biri olarak yadediyoruz. Ne denir? Gelin bir adım atalım. Kendimize bir de böyle bir hassasiyetle bakalım. Allah Teâlâ kendi kendimizi de, Rabbani ölçüleri de ayan beyan görebilmeyi nasip etsin. Amin. Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyoruz. Allah’a emanet olunuz.